Ken Grimwood – “Sil Baştan”

ken.grimwood.sil.bastan

Romanın kapağında da yazdığı gibi; hayatınızı tekrar, tekrar, tekrar ve tekrar “sil baştan” yaşamak zorunda kalsaydınız ne yapardınız? Ken Grimwood 1986 yılında ilk kez yayımlanan romanı Sil Baştan‘da bu soruyu, ilginç kurgusu ve şaşırtıcı olaylarıyla masaya yatırıyor…

Yayım yılı 1986 olmasına rağmen, Türkçeye 2010 gibi geç bir yılda gelmeyi başaran Sil Baştanı  adlı roman, 1988’de En İyi Roman olarak Dünya Fantezi Ödülü’nü (World Fantasy Award) kazanmış.

Gelelim konusuna… 43 yaşında bir adam olan radyo gazetecisi Jeff Winston, romanın başında, 1988 yılında aniden ölür ve kendini ilginç bir şekilde 1963 yılında, 18 yaşındaki bedeninin içinde buluverir. Daha da ilginci, adam 18 yaşındaki bedeninde hayata geri dönerken, bilinci 25 yılın tamamını kapsamaktadır, yani 25 yıl boyunca yaşananları birer birer hatırlamaktadır.

İlk geri dönüşünde ne olduğunu tam olarak anlayamayan Jeff, 25 yılı yaşadıktan sonra, 1988 yılında yine aynı sebepten ötürü ölür. Bu defa, 1963’teki 18 yaşındaki hâline, ancak ilk geri dönüşünden birkaç gün sonrasına geri döner. Jeff’in geri dönüşündeki yaşadığı olay zincirleri her defasında farklı olduğu gibi, geri dönüş yaşadığı geçmişteki zaman da her defasında daha ileri bir tarih oluverir; ikinci geri dönüşü 1963’teki ilk dönüşünden birkaç gün sonrası olduğu gibi, 3., 4. ve devamındaki geri dönüşleri haftalar, hatta aylar sonrası şeklinde gerçekleşir. Bir süre sonrasında ise on yıllık zaman atlamaları olmaya başlar.

Jeff geri dönüşlerinden birinde, Starsea adlı hayli iyi gişe yapan başarılı bir filmi fark eder. Yapımcısı Pamela Phillips adında bir kadın olan filmi Spielberg yönetmiş ve George Lucas da görsel efekt süpervizörü olarak görev almıştır. Önceki geri dönüşlerinde böyle bir filmin varlığını hatırlamayan Jeff, Pamela adlı bu kadının da geri dönüş yaşıyor olabilmesi ihtimali üzerine düşünür. Jeff’in kuşkuları doğru çıkar; Pamela da geri dönüşler yaşayan biridir.

İkili birbirlerine âşık olur ve birbirlerinin ruh ikizi olduklarını düşünürler. Fakat aralarında bir engel vardır, o da öldüklerinden sonra geri dönüş yaşarken zamandaki sapmadır. Her defasında yaşadıkları geri dönüşler gittikçe daha da kısalmaktadır; ilk seferkinde 25 yıl öncesinden başlayan Jeff’in geri dönüşlerinde yıllar kısalmaktadır, aynı şekilde Pamela’nınkiler de.

Bu olayın neden yaşandığını ve dünya üzerinde ikisinden başka geri dönüş yaşayan birilerinin olup olmadığını öğrenmek için gazeteye kriptik bir ilân verirler; ancak geri dönüş yaşayan birileri daha varsa bu mesajı anlayıp onlara geri dönüş yapabilecektir – ve bir kişi geri dönüş yapar. Jeff ve Pamela adamı ziyarete gittiklerinde, akıl hastanesindeki bir hasta olduğunu anlarlar. Adam geri dönüşleri uzaylıların yaptırdığını ve sırf eğlenmek için kendisini geçmişe gönderip insanları öldürttüklerini iddia eder.

Jeff ve Pamela bir sonraki geri dönüşte, yaşadıklarını ve hatırladıklarını halka açmaya karar verip, gelecekle ilgili bilgileri kamuya sunmaya başlarlar. Bu eylemleri hükümetin ilgisini çeker ve onları bir proje için kendilerine bağlayarak siyasette ileriki zamanlarda yaşanacaklarla ilgili onları bilgilendirmelerini isterler.

Jeff ve Pamela’nın geri dönüşleri arasındaki zaman gittikçe azalır ve bu geri dönüşlerden sonra ölüp ölmeyeceklerini merak ederler. Bu sebeple, yaşadıkları geri dönüşün son olduğu izlenimine kapılırlar. Geri dönüş süresi o kadar kısalır ki, en sonunda ölüm anlarında kısılıp kalacak ve belki de hep aynı ölümü sonsuza dek tadacaklardır… Peki öyle mi olacaktır?

Sil Baştan, 1993 yılında Harold Ramis’in yönettiği Groundhog Day adlı filme de esin kaynağı olmuştur ve o filmi de seyretmiş iseniz eğer, hayatınızda ölüp (veya ölmeden) tekrar aynı güne geri uyanmanın ne kadar farklı bir şey olabileceğini az çok tahmin edebilirsiniz. Romandaki Jeff karakteri de bu farklılık karşısında önce şaşırıp, ardından isyan edip, sonrasında ise geleceğe yönelik yatırım yapabileceği gibi bir planla hareket ederek geri dönüşleri bir lânet olmaktan bir cevher hâline getirmeye çalışıyor. Roman karakterimiz aynı zamanda, eğer ki geçmişteki bir zamana geri dönüyorsa, belki de geçmişte yapmış olduğu bir hata yüzünden zamanı sürekli baştan yaşıyor olabileceği izlenimine kapılarak bir şeyleri düzeltmeye uğraşıyor. Fakat bu uğraşı da kâr etmeyince, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak elindeki gücü bir olanağa çevirip zengin oluyor, dahası kendisi gibi geri dönme yaşayan Pamela adlı kadını da bularak bu geri dönüşlere bir anlam arayışı içine giriyor.

Sil Baştan‘ın kurgusunda, Back to The Future Part 2‘daki gibi, geleceğe gidip oradan bahis vb. bilgileri alarak geçmişteki kendinin kaderini değiştirme fikri çok hoşuma gitti. Kolay yoldan para kazanmak gibi görülebilecek bir yöntem esasında; ancak belki de herkesin eğer böyle bir geri dönüş zinciri yaşayacak olsa, yapacağı ilk işlerden biri bu olurdu belki de. Bir sonraki de muhtemelen, geçmişte kaybedilen birinin kaybını önlemeye çalışmak olurdu. Ancak course correction denen rota düzeltmesi meselesi evrenin merkezinde ve sisteminde var olan bir şey. Bu ne demektir? Geçmişte bir şey yaşanmışsa ve geri dönmüşseniz, yaşanan bir şeyi değiştiremez, müdahale edemezsiniz. Diyelim ki ettiniz (veya müdahale ettiğinizi varsaydınız), tekrar yaşanan zamanda ileriki bir vakitte aynı şey tekrar, başka koşullar içinde yaşanır ve gelecekteki yaşanmış olan netice değişmez, sadece koşullar değişmiş olur. Sil Baştan romanında bu mesele de biraz inceleniyor, ancak karakterler sıklıkla zamanda geri dönüş yaşadıkları için, herhangi bir geri dönüşlerinde yaptıkları eylemlerin neticelerini pek umursamıyorlar, çünkü bir sonraki geri dönüşte zaten hepsi sıfırlanmış olacak.

Sil Baştan, öncesinde de benzer konuyu ele alan Richard A. Lupoff‘un 1973 tarihli kısa hikâyesi 12:01 P.M.‘de olduğu gibi, sonrasında pek çok romanda, dizide ve filmde kendini gösteren zamanda atlama (time loop) ana fikrine sahip ve bunu ustaca ve ilgi çekici bir kurguyla sunan, son derece başarılı bulduğum bir roman.

Siz zamanda geri dönüş yaşasanız ve, bunu Sil Baştan romanında olduğu gibi defalarca yaşamak durumunda kalsanız, ilk geri dönüşünüzde veya sonraki dönüşlerinizde neler yapardınız? Değiştirebildiğiniz ve değiştiremediğiniz kişiler ve olaylar olduğunu görünce, ne şekilde bir tepki verirdiniz? Ben hiç yalan söylemeyeceğim; üst paragraflarda örneğini verdiğim üzere, Back to the Future Part 2‘daki gibi gelecekte olup geçmişe dönüyor olsaydım, tekrar kaç kere geri dönüş yaşayacağımı umursamadan, elimdeki bilgi ve imkânları kullanarak gücümü artırır ve kendime daha iyi bir hayat kurardım. Şimdikinden şikâyetçi miyim? Hayır. Ama daha iyi olmasını sağlamaya çalışır mıydım? Kesinlikle!

Sil Baştan, Ken Grimwood’un Koridor Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı. Grimwood’un yayımlanan ilk romanı Breakthrough ise, Türkçeye yine aynı yayınevi tarafından Kayboluş adıyla kazandırılmış ve Sil Baştan‘ın devamı niteliğinde gibi gözüküyor, fakat sıralaması ters. Hatta Sil Baştan, Grimwood’un yayımlanmış olan 3. romanı. 20 yıl sonra Türkçeye kazandırılan bu romanları okurken, yazarın 2003’te vefat etmiş olduğunu, hatta Sil Baştan‘daki ana karakteri Jeff gibi bir sonu olduğunu bilmek hayli ilginç olabilir.

Yorum bırakın